17 Temmuz 2013 Çarşamba

Dinde Bela ve Lanet Okumanın yeri

Ebû Derda (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki: “Bir kul herhangi bir şeye lanet edince, lanet göğe doğru yükselir. Fakat gök kapıları lanete karşı kapatılır. Sonra yere doğru iner. Bu defa yer kapıları ona kapatılır. Sonra sağa ve sola doğru yol tutar. Girecek bir yer bulamayınca lanet edilen kişiye döner. Eğer lanete layık bir kimse ise onda kalır. Aksi halde lanet edene döner.” (Ebû Davud) Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki: “Çok dürüst kimseye lanetçi olmak yakışmaz.” (Müslim) Ebû Derda (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Çok lanette bulunanlar, kıyamet günü ne şefaatçi ne de şahid olabilirler.” (Müslim) Semure b. Cündüb (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki: “Birbirinizi Allah’ın lanetiyle, gadabıyla ve cehennem ateşiyle lanetlemeyiniz.” (Ebû Davud, Tirmizi) İbni Mes’ud (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Mümin; kusur bulan, lanetleyen ve müstehcen söz söyleyen kimse değildir.” (Tirmizi) İmran b. el-Husayn (r.anhüma) anlatıyor: Resûlullah (sav), seferlerinden birinde iken Ensar’dan bir kadın, devesinin sırtındayken (deve kendini ısırınca) canı sıkıldı ve devesine lanet okudu. Resûlullah (sav) kadının lanetini duyunca: “Devenin sırtındakileri alın, kendisini salıverin. Çünkü o lanete uğramıştır” buyurdu. (Müslim) Ebû Berze el-Eslemi (ra) anlatıyor: Genç bir kadın, üzerinde yolcuların bazı eşyaları olan bir deve sırtında iken bir de baktı ki, Resûlullah (sav) dağ (yolu) da canlarını sıkmıştı. Genç kadın deveye, “Yürüsene, Allah’ım bu deveye lanet et” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav), “Lanete uğramış bir deve, bizimle birlikte yolculuk etmesin” buyurdu. (Müslim) Bilesin ki hadiste, içinden çıkılmaz bir durum gözükse de, hadiste böyle bir problem yoktur. Hadisten maksat, o yolcuların sadece o deve ile birlikte yolculuk yapmalarını yasaklamaktır. Yoksa hayvanın satışı, kesimi ve Peygamberimiz’le beraber yolculuğunun dışında ona binmek yasaklanmamıştır. Bilakis bütün bunlar caizdir. Bu yasak sadece Resûlullah’ın beraberliğinde o deveye mahsustur. Zira bütün bu işlemler deve hakkında caizdir. Ancak onlardan biri (o yolculukta binilmesi) yasaklandı. Geriye kalan tasarruflar eskiden olduğu gibi aynen (caiz olarak) kaldı. Doğrusunu Allah bilir. Haksız yere bir Müslümana sövmek haramdır Allah-u Teâlâ buyuruyor: “Müslüman erkek ve kadınlara işlemedikleri (bir günah) yüzünden eza edenler, muhakkak bir yalan ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.” (Ahzab: 58)

12 Nisan 2013 Cuma

Her ...

Küçük bir kuş ayazda yiyecek bulmak için dışarı çıkmıs. Hava soğuk olduğu için kuş dayanamayıp karın üstüne düşmüş.
Kus çaresiz ölümü beklerken ordan geçen bir inek sürüsü kuşun üstüne sıçmıs. Kus tam ineğe küfüredecekken bokun sıcaklığıyla kanatları çözülüvermis. Kus sevinçle ötmeye baslamış ordan geçen bir kedi kuşun sesini duymuş. ve boku eşeleyip kuşu çıkarmış.
Kuş tam teşekkür edecekken kedi onu yemiş. Demekki neymiş ;
1-Her üstüne sıçanı düsmanın sanma.
2-Seni her boktan kurtaranı dostun sanma.
3-Ve en önemlisi bokun içinde mutluysan sesini çıkarma

9 Nisan 2013 Salı

Sorgusuz koşulsuz itaat ve öğretilmiş çaresizlikler...



Kafese beş maymunu koyarlar. Ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar. Her bir maymun aynı denemeye giriştiğinde çok soğuk suyla ıslatılır. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar. Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır. Suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun (adı: "A" olsun) koyulur. İlk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur, fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla (B) ile değiştirilir ve bu en yeni maymun(B), merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer. Bu ikinci yeni maymunu (B) en şiddetli ve istekli döven ise ilk yeni maymundur (A) ve neden dövdüğünü bile bilmemektedir. Burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmelidir şartlanması. Sorgusuz koşulsuz itaat ve öğretilmiş çaresizlikler... Farkında olmadan hayatımızda o kadar çok benzeri durumla karşılıyoruz... 

" Düşünen Palyaço"

23 Ocak 2013 Çarşamba

Kandil Kelimesi nerden girmiş?

İslamda önemli gün ve geceler vardır, biz müslümanlar onlara hitap ederken ya kutsal yada onun şerefine yakışır biçimde tabirler kullanırız , mesala "mübarek" günler veya geceler gibi, ama son 60-70 yıl içinde artık mübarek gecelerimize mübarek gece değil de sadece kandil diyoruz ve dilimizde mübarek kelimesi gidiyor, kandil kelimesi dinimizde  hiç bir hükmü olmayan kelimedir, mübarek gecelerimize lütfen kandil demeyelim veya diyeceksek de mübarek kelimesiyle birlikte diyelim...  


II Selim döneminde (1566-1574), mübarek gecelerde cami ve minareler kandillerle süslenmeye başlandı Bu nedenle mübarek gecelerin adı, kandil geceleri olarak kaldı

Gecemiz Mübarek olsun